22 Mart 2018 Perşembe

Her Şey Geçer Ki..

Doruk dördüncü ameliyatını oldu. Doktor iki üç ay sonra kontrole gelin dedi. Söyleyeceklerinden daha doğrusu söyleyebileceklerinden öyle korkuyormuşum ki randevuyu bir türlü alamadım. Geciktirdikçe geciktirdim. Sonunda dün -tam altı ay sonra- ancak gidebildik. Hadi bi cesaret diye zorlamayla o da. Neyse bu konuya geleceğim.

Ameliyattan iki hafta sonra pedagogla görüştük. Doruk'la oyun terapisi yaptılar. Konunun üstüne öylesine set çekmişim ki onları yazmaya bile varmadı elim. Şimdi başlamışken ordan başlamak istiyorum. Çünkü bizim yaşadıklarımızı yaşayan çok insan var, bana mesajla ulaşan. Ameliyat öncesi ve sonrasını nasıl atlattığımızı yazmıştım, bence işe yaradığını söylemiştim. Pedagogun da benimle aynı fikirde olduğunu söylemek isterim. Tavsiyelerimin hala arkasındayım yani.

Ameliyattan sonraki birkaç hafta Doruk'un biraz hırçınlaştığını yazmıştım. Bu çok normalmiş. Bilinçaltına kötü kodlama göndereceği anlamına gelmezmiş. Neden başkası değil de ben diye sorgulayabilirmiş içinde. Nasıl dile dökeceğini bilemediğinden öfke, şiddet olarak yansıtabilirmiş. Biz de biraz şiddete maruz kaldık :) Doruk vurduğunda oyuna dönüştürdüğümü, yastık adam olduğumu, vurması için cesaretlendirdiğimi söyledim pedagoga. Yastık adam fikrini beğendi ama yastık adam olmadan vurduğunda bundan rahatsız olduğumu belirtmemi istedi. Yastığı almadan vurmaya başlamamasını ısrarla söylemem gerekiyormuş. Eğer vurursa vurduğu yere aşırı şefkat göstermemi, onun canı acıdığında nasıl öpüp okşuyorsam öyle davranmam gerektiğini söyledi. "Ah canım kolum, çok acıdı dimi, öpeyim de geçsin." Gerçekten acıdığını anlaması için gerekirse krem sürün dedi. Sonrasında özür dilemezse teşvik etmek için "Sen de öpsene çok acıdı." diyebilirmişim. Öperse bunu özür olarak kabul edip yastığı almamı, hala vurmak istiyorsa vurmasını söyledi. 

Bunun dışında her şey normal gözüküyormuş. Etkilenmiş gibi gözükmüyor, öfkesi de yakında geçecektir dedi. İkinci bir görüşmeye çağırmaya gerek duymadı. Süreci takip edip gerek duyarsam getirmemi söyledi.

Kontrol zamanı geldiğinde de ilk önce oyunla kediciğini -daha önce oyuncak kedisini evde ameliyat ettiğimizi yazmıştım- kontrol etme zamanının geldiğini anlatmamı tavsiye etti. Çocuklar büyüdükçe doktora gitme konusundaki fikirleri değişebilirmiş. Önce kedicik giderse o da rahat bir şekilde ikna olurmuş.

Pedagogun tavsiyesini uyguladım. Ah canım kolum çok acıdı dedim, okşadım, krem sürdüm. İşe yaradı. Kısa süre sonra vurmaktan vazgeçti. Öfkesi geçti. Normale döndü. Hala bazen acır mı diye korkuyor ama ben yirmi yıl önce ameliyat oldum aynı şeyi hissediyorum. Bu kadar kısa sürede tamamen unutmasını bekleyemem zaten.

Kontrole giderken kediciğinden bahsetmedim. Doktor amcaya gideceğimizi, iyileşip iyileşmediğini kontrol etmesi gerektiğini söyledim. "İyileştim zaten." dedi, çok netti. Evet biliyorum ama doktor amca da aynı şeyi söylesin içimiz rahat etsin dedim. İkna oldu hemen.

Ve dün sonunda doktora gidebildik. Bahçelievler Memorial Hastanesi'ne gittik ilk defa. Hastaneyi çok sevdim. Hatta bayıldım. Ama hayır, girişte karşılayıp bölüme kadar eşlik ettikleri için değil. Kelebekli ekranın önünden geçerken kelebekler arkamızdan uçtuğundan da değil. Ekstra bir durum olmazsa üç sene sonra gelin kontrole cümlesini duyduğumdan. O kelebekler içimde uçuştu. Çıktıktan sonra istersen pasta alalım istersen çikolata dedim Doruk'a. Bugün ne istersen yiyebiliriz dedim. "Yaşşaaasın. Yayamaslık yapıcaaaz." diye bağırdıktan sonra çikolatayı seçti. Yayamaslık yaptık ama sanırım bunu haketmiştik.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder