21 Ağustos 2017 Pazartesi

Bursa'da

Tam olarak kış bile değildi Bursa'ya gittiğimizde. Şimdiyse yaz bitti bitecek. Yeni yerlere gitmeden eski gezilerimizi not düşmek istedim. Sonra birikiyor, birikiyor yazamıyorum. Bir gezi yazarı değilim, sadece oğluma not düşüyorum. Bak küçücükken buralara gitmiştin diye. Bazı gezi yazılarım tavsiyelerle doludur, bu değil. Bursa'ya daha önce de gitmiştim, çok güzel bir şehir. Görülesi. Dediğim gibi bu sefer tavsiyem yok ama tavsiye etmediğim bir şey var: Bursa'ya Ekim'de gitmeyin. Çok yağmurlu olduğu için çok verimli gezemedik biz. Ama Bursa'ya taşınan bir arkadaşımızı ziyarete gittiğimiz için tarih böyle denk geldi.

Çok verimli gezemememizin bir nedeni daha vardı. Gittiğimiz gün Doruk hastalandı. Krup sendromu var oğlumda, iki senedir arada bir yokluyor ve tıkanıyor. Bursa'da da denk geldi. İlk akşamı hastanede geçirdik. İkinci gün neyse ki kendine geldi, yoksa geri dönmek zorunda kalacaktık.

Yağmura ve hastalığa rağmen inatla gezdik. Şehir merkezi, Cumalıkızık ve Uludağ. Cumalıkızık özetle iki yağmur arası bir yere sığınabilmek için koşturmacayla geçti. Doruk omuzlarda olduğundan ona çılgın bir macera gibi geldi, olan bizim omuzlarımıza oldu. 

Uludağ'da ise uçan trenle tanıştık. Bu gerçekten çok keyifliydi. Doruk kankaları Denis ve Banu'yla uçan trende hayretten bir karış açık ağızla giderken ben de manzaranın tadını çıkardım. Uludağ'ın muhteşem manzaralı bir köşesine gittik(!). Öve öve bitiremedikleri manzara sis manzarasıymış meğer. Sisten hiçbir şey görünmüyordu. Tavsiye yok demiştim ama ara bir mevsimde günübirlik Uludağ yaparsanız, teleferikten iner inmez kenarda pusuya yatmış dolmuşlara dünya para bayılıp Uludağ'ın balkonuna gitmeyin (gerçek adını hatırlamıyorum). Önce bir hava durumunu öğrenin. Sis varsa vaktinize yazık. Ama uçan trenler haftalarca dilinden düşmedi Doruk'un. Yine gitseydik keşşke :)

                                                                                                  Ekim 2016, Bursa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder