7 Şubat 2016 Pazar

Doruk 2 Yaşında

Sen yanımda değilken zamanı görebiliyorum. Evet. Zamanı görmeyi öğrendim senle. Ama bu güzel bir şey değil. Zamanı görecek kadar hissetme sen hiçbir zaman. Ama sen söz konusu olduğunda zaman nasıl geçiyor anlamıyorum. Bir yerde yakalasam, acelemiz yok diyeceğim ama yakalayamıyorum. Dolu dolu yaşadığını hissedecek kadar uzun olsun anların. Ne zaman 2 oldun diyorum sana, gülüyorsun, 3 (öçç) diyorsun :) Yüreğime inecek haberin yok.

Bu bir senemiz öyle dolu geçti ki, her anını kaydedebilseydim keşke senin için. Ama bir süre önce her şeyi kaydetme çabamdan vazgeçtim. Çünkü beraber geçirdiğimiz zamana ekranın arkasından bakmak istemiyorum. Yanında olmayı, o anı seninle yaşamayı tercih ediyorum. Anıları kaydederken o anıların dışında kalmaktan, zamanı kaçırmaktan korkuyorum. Yaşadığın zamanın ve mekanın içinde olmayı, onları gerçekten hissederek ve kendini vererek yaşamayı hatırla sen de. Ekranın, telefonun ya da başka bir şeyin arkasında kaybolma. Çünkü içinde bulunduğun anı yaşamazsan geçmişin ve anıların olmaz. Geriye dönüp baktığında hatırlayacağın ve hatırladığında gülümseyebileceğin anılar biriktirmeyi unutma. Biliyorumki yaşadığımız on milyonlarca güzel anın büyük bir kısmını hatırlamayacağım ama seninle paylaştığım çok fazla şey olacak yine de. Hatırladığım kadarı hayatımın geri kalanında beni gülümsetmeye yetecek. Biliyorum.

Bir süredir iki yaş sendromunu yaşıyoruz hep birlikte. Sendromunu severim ben senin. Her şeyini severim. Terrible 2's diyorlar ya buna. En terrible halin bu olsun hayattaki. Birey olma çabalarını izliyorum sadece. Çünkü farkında değilsin ama ben seni birey olarak kabul ettiğimde sen doğmamıştın daha. Ve kendini birey olarak kabul ettirmene gerek yok. Asla böyle hissetme. Tek başına kalsan bile aynı şeyleri düşünmüyorsan diğerlerine ayak uydurmak zorunda değilsin. Hiçbir şeyi inanmadan, istemeden, hissetmeden yapma. Bu sendrom uzun sürmeyecek biliyorum. Ama bilmeni istediğim bir şey var. Sen anlatmak istediğin şeyi anlatamayınca sinirleniyorsun ve ağlıyorsun ya, işte ben de anlamadığım için çok kızıyorum kendime. Sen her şeyi daha iyi anlatmaya başlayacaksın bir süre sonra. Ben de seni anlamak için elimden gelen her şeyi yapacağım, 20 belki de 50 yıl sonra bile.

Bir de daha iki yaşındasın ama idolüm oldun şimdiden. Seni örnek almaya çalışıyorum çoğu zaman. Kısacık hayatında çok zor dönemler yaşadın. O zamanları yaşarken gösterdiğin sabır, iraden beni hayretler içinde bıraktı. Yaşadıklarını geride bırakma hızına hala inanamıyorum. Sen tanıdığım en güçlü insansın. Bebekler düşer. Hooppp. Kalkar. Ve yürümeye, koşmaya, en çok da gülmeye devam eder. Tüm yaşadıklarından sonra sadece düşmüşsün gibi kalktın ve devam ettin. Hem de her seferinde bıkmadan, usanmadan kalktın. Her şeyi geride bırakıp devam ettin. Ben bile bazen kalkamayacak gibi oldum ama senden güç aldım ve birlikte kalktık. Sıkıntılı olduğum zamanlarda seni örnek alıyorum ve hiç düşünmeden kalkıyorum, senin yaptığın gibi devam etmeyi deniyorum. Sen de zor günler yaşadığında iki yaşındaki halini düşün. Sadece... Kalk ve devam et.

Ahh! Büyüyünce de sesin bu kadar güzel olur mu bilmiyorum ama nasıl olursa olsun şarkı söylemekten vazgeçme. Kendi kendine mırıldanmanı, besteler yapmanı, müzik çalarken eşlik etmeni, bana şarkı söylemeni çok seviyorum ( nani nani oy oy oy oy :) ).

Seni çok sevdiğimi, her halini, her tipini, her şeyini, her yerde ve her durumda çok ama çok ama çooook sevdiğimi de unutma sakın. İyiki doğdun canım oğlum. İyiki doğdun.


                                                                                     ..Annen.. 


1 yorum: